CUMHURİYETİN KAZANIMLARI
87 yıl oldu. Emperyalizme karşı savaşın kazanılarak, bağımsızlığımızı elde etmemiz ve bunun sonrasında cumhuriyetin ilanı, 23 Nisan 1920’de kurulan devletin yönetim şeklinin ve adının konmasının üzerinden 87 yıl geçti.
Burada tarih dersi vermeyeceğim. Bunu uzmanlarına bırakmak daha iyi. Ancak şunu belirtmek isterim ki, son yıllarda cumhuriyetimize ve cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e karşı saldırılar olmakta ve tarihimiz, tarihi gerçekler çarpıtılmaya çalışılmaktadır. Peki, tarihi çarpıtmaya çalışanların amacı nedir? Veya neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyuyorlar?
Tarihi çarpıtmaya çalışanlar, Atatürk’ün sağlığında iken buna başlamışlardır. Bugün bu kişilerin isimlerini burada kaleme almayacağız. Ama zaman içinde, yeri geldikçe tarihi çarpıtanları deşifre ederek, doğruyu, gerçeği anlatmaya gayret göstereceğiz. Yalnız bu konuda şunu belirtmek isterim ki, Atatürk’e saldıranlar, cumhuriyetimize saldıranlar, bir şekilde yaşamları sırasında Atatürk’le birlikte olmuş, fakat fikir birliğine varamayıp, O’nun çevresinden ayrıldıktan sonra O’na karşı muhalefe geçerek, yaptıklarını eleştirmişler ve olumsuz göstermek için çabalarmışlardır. Bir grup insan ise, Kurtuluş Savaşı’nda yapamadıklarını gerçekleştirmek isteyen emperyalist devletlerin gönüllü askerliğini yapan kişilerdir. Ki, bunlar da cumhuriyeti olumsuz göstermek çabası içindedirler.
Peki ama cunhuriyet bu kadar kötü mü? Elbette hayır. Cumhuriyetle birlikte ülkemiz kalkınmış, halkımız birey olmuş ve kısa bir sürede çağdaşlaşma yolunda adımlar atılmıştır. Mesela, modern ziraat teknikleri ile tarım ürünlerimizin kalitesi artmış, birçok fabrika kurularak sanayileşme hamlesi başarı ile sonuçlanmıştır. Ekonomik alanda kimseye muhtaç olunmamış, özel sektörün giremediği alanlara yatırım yapılarak devletçilik ilkesi uygulama alanı bulmuştur. Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmiş ve kadınlarımız hak ettiği yere ulaşmıştır.
Türkiye, “yurtta barış, dünyada barış” parolası ile hem komşularıyla hem de diğer devletlerle dostane ilişkiler kurmuş ve sınırlarını güvence altına almayı bilmiştir. Bunun neticesinde de saygı duyulan bir ülke olarak Milletler Cemiyeti’ne davet edilmiştir.
Eğitim alanında da bir çok yenilik yapılarak, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” felsefesi ile modern dersliklerde eğitim verilmiştir.
Yukarıda kısaca saymaya çalıştığımız hadiseler, cumhuriyetle birlikte kazandıklarımızdır. Eğer bugün bağımsız bir devlet olarak yaşıyorsak, birey olmuşsak, dileğimiz şekilde seyahat edebiliyorsak, ibadetlerimizi yerine getiriyorsak bu Atatürk ve Cumhuriyet sayesindedir. Dolayısı ile eleştirmek ve karşı çıkmak yerine, eksik olan yerleri onararak daha iyiye ulaşmak için çabalamalıyız.